Türkiye’de pek çok kaynakta yer alsa da, aslında sadece tek bir metnin kopyaları olarak araştırmalara girmiş bir deprem olan 12 Haziran 1542 İstanbul depremi, aslında hiç gerçekleşmemiş ve 1509 büyük İstanbul depreminin kayıtlara mükerrer olarak geçirilmesinden ibarettir.
Bu depremin Marmara Denizi açıklarında olduğu iddia edilmektedir. Gerçekte, ne saray kayıtlarında ne de birkaç güvenilmez kaynak dışında batıda bilinmeyen bir deprem. 13 Haziran 1542 tarihinde, İtalya’nın Tuscia bölgesinde meydana gelen ancak kaynaklar çoğaltılırken Tuscia kelimesinin Turcia olarak yazılması sonucunda İstanbul açıklarında gerçekleştiği sanılan bir deprem.
Kayıtların böyle yazılmasının yazım hatası olmasının yanında, o dönem gücünün zirvesinden henüz inmeye başlamış Osmanlı İmparatorluğu’na karşı Avrupa’da moral vermek için uydurulan bir propaganda metni olma ihtimali de var. Başka bir deyişle, eski kayıtlardan 1509 depreminin çıkarılıp, sanki yeni gerçekleşmiş bir depremmiş gibi yeniden yayınlanmış olması da bir ihtimal.
Dilerseniz, Nicolas Ambraseys’in bu deprem hakkında yazdıklarını orijinal dilinden okuyalım:
However, this information was taken from earlier notices that mention an earthquake in tuscia (toscana) in Italy on 13 June 1542, with Tuscia written as “Turcia” (anonymous, 1542d,e; Fincelius,1556).
Another example of a spurious event that had it not been detected could have added to the chronicles a destructive earthquake at Istanbul of an estimated moment magnitude of the order of Mw7.5 is the alleged earthquake of 12 June 1542 that, in fact, never occurred. This event, widely publicized in Europe, is nothing more than a rehashing of the 1509 earthquake. We read in an Italian dispatch from constantinople dated 15 july 1542 that “. . . amongst myriad calamities … on 12 June, about midnight, there was a terrible earthquake that cast to the ground many noble and worthy buildings, among which half of the palace of the signor, and there were here 2,000 people killed. It ruined almost all of the new palace killing 24 favourites of the Sultan … All the janissaries who were on guard were either killed or injured; the ruin was great, but more important was the loss of human and animal life. There are 120,000 dead and in-numerable animals lost in the cities of Constantinople, Adrianople, Callipoli and in their respective districts…” (anonymous, 1542a).
Another flysheet in German repeats this information saying that “… in June 1542 there was an awful earthquake in Constantinople, Adrianople, Sassiopol [sic] and within 20 [German] miles [=150 km] circuit from them…” (anonymous, 1542b). Also, in a letter from Ausburg, dated 21 November 1542, we read that as a result of an earthquake in Constantinople, on 20 August 1542, 1700 houses in the city collapsed killing 4500 people (schiess, 1910), details of which are reproduced in later sources (Schmidt, 1879).
All these reports echo the effects of the 1509 earthquake. The anonymous flysheets in which this earthquake is reported are essentially similar in form and content, indicating translation and revision from a common source. A modern study of these pamphlets shows that the contemporary european press of the time was wont to publish news concerning the turks at times when relations were unstable or on the occasion of a Turkish military victory, in order to build confidence that the Turks would be overcome by the West (Bataillon, 1966). The probability that this event was spurious is increased by the fact that there is no corroborating evidence in Ottoman sources. A detailed, new history of the Topkapi Palace, based on contemporary sources, makes no reference to such an event (Necipoglu, 1992). Several of these pamphlets also mention a conflagration and thunderstorms that occurred at that time, which match the information we have for the 1509 earthquake; if not fabricated, the exaggerated damage ascribed to an earthquake could possibly have been due to these calamities (Hammer-purg-stall j. von, 1828).
Nicolas Ambraseys
Bu depremle ilgili başka şüphe uyandırıcı nokta da, can kaybı sayısının kimi kaynaklarda 120.000, kimi kaynaklarda ise 4500 veya 2000 şeklinde geçmesidir. 1542 İstanbul depremi gerçekten olmuş olsaydı, farklı kaynaklar dahi olsa, arada bu kadar fark olmaması gerekirdi.
Geçtiğimiz yüzyılın sismoloji alanındaki en önemli isimlerinden biri olan Ambraseys’in çalışmalarında defalarca gerçekleşmediğini ifade ettiği bu depremi, sadece birkaç yazılı kaynağa dayanarak gerçekleşmiş gibi göstererek akademik çalışmalara dahil eden yerbilimcilerimiz mevcut olsa da, uluslararası bilim camiasında kabul gören gerçek, bu depremin hiçbir zaman gerçekleşmediği. 1542 depremini de İstanbul’un tarihsel depremselliğine ekleyen çalışmalar, bu depremin varlığı kendi savını doğruluyor diye, gerçekleşmediğine dair hiçbir veriyi içermeyerek aslında ne kadar yanlı ve bilimsellikten uzak olduğunu ispatlıyor.
Son olarak, şu soruyu sormalıyım: Çok iyi kayda geçirilen 1509, 1766 ve 1894 gibi depremlerin haricinde kaç Marmara depremi gerçekten oldu? Bu depremlerin kaçı oldukları söylenen yerde oldu? Kaç tanesi aslında Marmara Bölgesi’nin başka yerlerinde oldu da vakanüvislerin İstanbul merkezci yaklaşımları nedeniyle kayıtlara “Dersaadet Zelzelesi” olarak geçirildi?
Marmara Denizi’nde deprem mutlaka olacak, ancak denizdeki faylara dair bilgimiz, günümüzde bile oldukça sınırlı. Bu nedenle, bize tek gerçekmiş gibi sunulan ve hatalı sonuçların üzerine kurulan araştırmalarla ufkunuzu karartıp “nasılsa öleceğim” diye kaderciliğe kapılarak tedbir almayı bir yana bırakmayın ve mutlaka yapılarınızı kontrol ettirip binanızın sağlam olup olmadığını öğrenin.